Atatürk'e Sunulan Rapor

ATATÜRK'E SUNULAN RAPOR

Memleketimizde bir opera kurulması maksadıyla, o sırada Viyana'da Reinhard Scoule'yi yöneten Max Reinhard davet edilmiş, bu zat daveti kabul ederek memleketimize gelerek tetkiklerde bulunmuş, bir rapor hazırlamış ve bu rapor ATATÜRK'e sunulmuştur.

Raporu inceleyen ATATÜRK, üzerine ele yazısıyla "Bu raporu esas tutalım" kaydını koymuştur. (Musıki Mecmuası 1963 Kasım 189- Etem Üngör, bu raporda şunlar yazılıdır: "Türk halkı, dünyanın en eski kültür milletlerinden biridir. Milletin özel bir musıki zevki vardır. Bu zevk zamanla aşınmış, Arap ve Bizans musıkilerinin uyuşturucu havasıyla gerilemiş olabilir. Türk halk melodilerinin ileri ve üstün kıymetleriyle saray musıkisinin monoton havasına rağmen, zengin kaynağını, bu işle biraz meşgul olmuş her yabancı kolayca anlayabilir.

Biz bu millete bir opera kurmak istiyoruz. Bu opera zarûri olarak Bizet'den Vagner'e kadar her çeşit batı eserini temsil edecektir. Bu operatları oynayabilecek ve hatta iyi oynayabilecek kadroları yetiştirmek çok zor değildir. Fakat asıl mesele bunları dinleyecek ve bunlardan zevk alabilecek halkı, aynı zamanda hazırlayabilmektedir. Bu da opera oynamaktan daha güç bir problemdir.

Şu halde, Milli Türk operasını kuracaklara, aynı zamanda opera seyircisi de hazırlamak vazifesi düşüyor demektir. Kanaatimce, işe buradan başlamalıdır.

Kemal Paşa (ATATÜRK) bir emirle radyolardaki eski musıki saatlerini azalabilir, hatta tamamen kaldırabilir. Onun yerine batı musıkisini koyabilir. Her kasaba meydanında batı musıkisi konserleri düzenletebilir. Fakat bu müsbet bir iş olmaz. halk gizli bir mukavemetle kapalı perdeli odasında, yakın şark radyolarını dinler. Bu direkt değişikliği de antipati ile karşılanır ve bir gün hiç umulmayan bir anda aksülamel başlar, böylece radyolardan batı musıkisinin kaldırılmasını isteyenlerin fikri galip gelebilir. Yapılan emekler bir anda yıkılır gider. Bu suretle Türk operasının oynayacağı güzel temsiller sonobism (gülünç yapmacık) tesiri ile, onu seyreder gibi görünen geçici ve mahdut bir kalabalıktan başka müşteri bulamamak tehlikesine mâruz kalınır.

Yaptığım bir araştırma ben de Türk halkının Vizüel- Visuele (Görüş- seziş) zevkinin üstünlüğü hakkında sarih bir kanaat uyandırdı.

Biz, bu göz zevkine dayanarak, mühim bâzı şeyler yapabiliriz. Şöyle bir program taslağı krokilendirebileceğiz.

İşe, halkın zevkini okşayacak operetlerle başlamak lâzımdır. Bu operetlerde komik unsurlar, melodram unsurları ile karışmış olabilir. Ben, ilk adım olarak, Bir Macar operetini tavsiye edebilirim. Macar halk musıkisiyle Türk zevki arasında benzerlik açıktır. Macar halk musıkisine dayanan bir Macar opereti, Türk halkı tarafından benimsenecek ve zevkle seyredilecektir. Bu birinci adım olmalıdır. Bunun ardından, yazılı iptidai dahi olsa, eski halk operet ve müzikli tiyatrolarının halk zevkine hitabeden batı müzikli örneklerinden birisini ele almak kabildir. Bunun da bilhassa göz bakımından süslemeği ihmal etmemelidir.

Bunlardan sonra, daha ziyade göze ve seyircinin vizüel zevkine hitabeden mevzuda yapılmış bir opera-buf, bir opera- komik seçilebilir. Bu ise eseri müziklemek için, icabederse hakiki müzik yazarın ve muhtelif müzisyenlerin eserlerini biraraya getiren bir halita (karma) yapmak da kabildir. Hatta bunu tercih etmeli, bundan korkmamalıdır. Bu temsilde gözünü sahnenin güzelliklerine kaptıracak olan seyirci kulağına çarpacak melodileri istese de istemese de sevmeyi öğrenecektir. Artık, bundan sonra kolayından başlayarak daha ciddi operetler verilebilir. Bunun bir programı bu raporda ilişiktir. İlâve olarak yapılacak başka şeyler de vardır..."